14 December 2021 - Tuesday

58’inci Yılında Kıbrıs’ta Kanlı Noel 1963 ve Rumların Akritas Soykırım Planları

Yazar - Dr. Ayhan Cankut
Okuma Süresi: 15 dk.
Dr. Ayhan Cankut

Dr. Ayhan Cankut

-
Google News

58’inci Yılında Kıbrıs’ta Kanlı Noel 1963 ve Rumların Akritas Soykırım Planları

Giriş

 

Kıbrıs adası bizim için herhangi bir adadan çok daha farklı bir anlam ifade etmektedir. Coğrafi olarak Anadolu’nun bir uzantısı olan Kıbrıs Türk milletinin ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıs Türklerinin yaşadığı yavru vatandır. Maalesef denizi, kumsalları, güneşi, tarihi dokusu ile güzel duygularla anmamız gereken bu güzel ada, 1950’li yıllardan itibaren Türkiye gündeminde adeta çözümsüzlüğe mahkûm bir mesele olarak yer almaktadır., Kıbrıs’ta çözümsüzlüğün başlangıcı olan ve Rumlar tarafından Kıbrıs Türklerine yönelik hazırlanan Akritas Soykırım Planı’nın uygulamaya konmasının üzerinden 58 yıl geçmesine rağmen Kıbrıs hakkında ne yazık ki halk olarak yeterli bilgimiz yoktur.

 

Kıbrıs meselesinin kökenleri 1950’ler veya 1963 Kanlı Noel’inden çok daha eskilere dayanmaktadır.  Meselenin temelleri, Kıbrıs’ı da Büyük Yunanistan’ın sınırları içerisinde gösteren ve 1791 yılında çizilip, 1796 yılında yayınlanan ilk Megali İdea (Büyük Yunanistan Hayali) haritasıyla birlikte atılmıştır. Yunan milliyetçiliği, Kıbrıslı Rumları da etkilemiş ve Mora isyanıyla paralel olarak, Megali İdea’nın bir ayağı olan Enosis (Kıbrıs’ın Yunanistan’a katılması) amacıyla 1821 yılında Kıbrıs’ta da bir ayaklanma hazırlığına girişilmiştir. (1) Kıbrıs meselesi, Kıbrıs Rumlarının Enosis emellerine ulaşmak maksadıyla giriştikleri eylemler ile Kıbrıs Türklerinin kendilerini korumak maksadıyla ortaya koydukları karşı mücadeleler çerçevesinde gelişmiştir.

 

Rumlar Enosis hedeflerine ulaşmak için, Türkleri katlederek, baskı ve korkutma ile adadan göçe zorlayarak azınlık statüsüne düşürmeye gayret etmişlerdir. Günümüzde ise Türklerin Kıbrıslı kimliği ile asimile olmalarını sağlamak maksadıyla güçlü bir propaganda faaliyeti yürütmekte ve maalesef bu konuda da oldukça etkili olmaktadırlar. Kıbrıs Türkleri ise hayatlarını ve kimliklerini korumak için mücadele etmek zorunda kalmışlardır. Kıbrıs meselesi bu çerçevede sürmektedir.

 

Rumların Enosis’i gerçekleştirmeye yönelik faaliyetleri 1950’li yılların başında iyice artmış, Kıbrıs Türkleri 1955 yılından Yunanistan’ın desteğiyle kurulan itibaren EOKA terör örgütünün katliamlarına maruz kalmaya başlamışlardır. Ne yazık ki Türk Hükümetleri ancak bu tarihten itibaren Kıbrıs meselesini sahiplenmeye başlamışlardır. Giderek artan Rum saldırıları, Türkiye’nin girişimleri ve Yunanistan ile ortak bir noktada anlaşması üzerine geçici olarak durdurulmuştur. Bu süreçte Zürih ve Londra Antlaşmaları imzalanmıştır. Yapılan antlaşmalar sonucunda 16 Ağustos 1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuştur. Kurulan cumhuriyet fazla uzun ömürlü olmamış, Rumların 21 Aralık 1963 tarihinden itibaren “Akritas” adını verdikleri soykırım planını devreye sokmaları üzerine son bulmuştur.

 

Rumların Kıbrıs Türklerini Yok Etme Amaçlı Akritas Soykırım Planı

 

Akritas Planı, Londra ve Zürih Anlaşmalarının Kıbrıs Türklerine verdiği hakların gasp edilmesi, ortaklıktan dışlanması amacıyla EOKA terör örgütü kullanılarak Türklerin topluca imha edilmesi amacıyla yapılan soykırım planıdır. Bu plan Cumhurbaşkanı Makarios’un direktifleri ile “Akritas” kod adlı dönemin Kıbrıs İç İşleri Bakanı Yorgacis tarafından uygulamaya konmuştur.

 

Makarios, “Türkiye çıkarma yapacak olursa, kurtaracak Türk bulunmayacaktır” ifadesini kullanmıştır. Glafkos Klerides ise: “Kıbrıs için her Kıbrıslı Türk tehlike teşkil eder” ifadeleri ile katliam ve vahşetin tertipçisi olduğunu beyan etmiştir. (2)

 

Kafasında, ENOSİS’ten başka bir düşünce bulunmayan ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yaşatmama kararında olan Başpiskopos Makarios, Cumhuriyet’in kurulmasından hemen sonra Akritas örgütünü kendi eliyle oluşturarak başına da EOKA’nın Lefkoşa bölgesi sorumlusu, ünlü terörist Polikarpos Yorgacis’i getirmişti. Yorgacis, Makarios’un kabineye aldığı 4 EOKA’cı bakandan biriydi ve İçişleri Bakanlığı’nı yürütüyordu. Markos Drakos Heykeli’nde patlatılan bombayla bilfiil eyleme geçen Akritas’ın soykırım planı da Türkleri tümüyle yok ederek adayı, Yunanistan’a ilhak etmeyi öngörüyordu.

 

Örgütün ileri gelen yöneticileri arasında, Temsilciler Meclisi Başkanı Glafkos Klerides’le Çalışma Bakanı Tasos Papadopulos da vardı. Örgütteki diğer teröristler de hükümet mekanizmasında önemli görevlere getirilmişti. Klerides’in itiraflarına göre, Akritas örgütünün önceleri 500 olan üye sayısı 1963 sonlarında 1800’e yükselmişti. EOKA’nın silahları bu yeni örgüte geçerken, ayrıca Yunanistan, Mısır ve diğer Rum dostu ülkelerden örgüt için silah ve cephane sağlandı. (3)

 

İki kısımdan oluşan Akritas planın birincisi, ilk kez 21 Nisan 1967’de Patris gazetesinde, bazı maddeleri gizli tutularak, yayınlanan ve AKRİTAS di­ye bilinen genel prensipler planıydı. İkinci plan ise, yine ilk kez Patris gazetesinde kısmen yayınla­nan askeri “Genel Harekât Planı” idi. (4)

 

1963 Yılı Kanlı Noel Olayları

 

21 Aralık 1963 gecesi Rumların kanlı eylemlerinin başlangıcı olmuş ve cereyan eden bu olayda Zeki Halil ve Cemaliye Emirali adlı iki Türk yaşamını yitirmiş, 5 Türk de yaralanmıştır. Rum saldırıları, 22 Aralık’ta şiddetini artarak sürmüştür. Saldırıların ağırlık merkezini Lefkoşa oluşturmakla birlikte, adanın diğer bölgelerindeki Türkler de ablukaya alınarak tedirgin edilmeye başlanmıştır.

 

Türk halkının kayıpları çok ağır olmasına rağmen asla teslim olmayı düşünmediler, aksine direniş ruhu giderek güçlendi. Türkiye Cumhuriyeti’nin desteğiyle kurulan Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) saflarında bütünleşerek direnen Kıbrıs Türkleri, insanca yaşama haklarını savunmaya gayret etmiştir.

 

Türkiye, Kıbrıs’taki bu gelişmeler üzerine 23 Aralık 1963’te İngiltere ve Yunanistan hükümetleri nezdinde saldırıların önlenmesi için harekete geçmiş ve bu girişim sonucu üç ülke ortak bir bildiri yayınlamıştır. Ancak bu çağrıya rağmen saldırılar durmamıştır. Kıbrıs Türklerini yok etmek amacıyla başlatılan bu olaylar tarihe “Kanlı Noel Olayları” olarak geçmiştir. (5)

 

Lefkoşa’da 24-25 Aralık 1963 gecesi, “Kumsal” bölgesine baskın yapan Rumlar, Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı’nda görev ya­pan Tabip Binbaşı Nihat İlhan’ın üç çocuğunu ve eşini saklandıkları banyo küvetinde katletmişlerdir. Ayrıca iki Türk kadını ile bir kız çocuğunu öldürmüşlerdir. Binbaşı Nihat İlhan’ın ailesinin katledildiği ev bugün “Barbarlık Müzesi” olarak düzenlenmiş ve Rum vahşetini tüm çıplaklığıyla sergilemeye devam etmektedir.

 

Türkiye garantör ülke olarak İngiltere ve Yunanistan’a ortak müdahale yapılması için başvurmuş (6), olumlu cevap alamaması üzerine tek taraflı müdahaleye karar vermiştir. Katliamı durdurmak amacıyla Türk jetleri 25 Aralık 1963 saat 14:00’ten sonra Lefkoşa üzerinde bir ihtar uçuşu yapmıştır. İngiltere ve Yunanistan ortak harekâta katılmaya razı olmuşlar, düzenlenecek harekâta bir İngiliz Generalin emir komuta etmesine karar verilmiştir. Bu kapsamda Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı Lefkoşa’nın Türk kesiminin emniyetini, Yunan birlikleri de Rum kesiminin emniyetini sağlamıştır. (7) Lefkoşa’nın Rumlar tarafından kuşatılmış olan Türk Kantonu oluşmuştur. (8) İngiliz General Peter Young tarafından mevcut duruma uygun olarak Lefkoşa’nın Türk ve Rum kesimini birbirinden ayıran bir hat harita üzerinde belirlenmiştir. (9) Bu hat yeşil bir kalemle çizildiği için “Yeşil Hat” olarak anılmaktadır. Lefkoşa’nın Türk ve Rum bölgelerini ayıran “Yeşil Hat”, o günlerin bir anısı olarak Lefkoşa’nın güneyindeki şeridiyle hala yaşamakta ve yılların acısını günümüze taşımaktadır. Birkaç günlük çatışmalar sonucunda sadece Lefkoşa’da tespit edilen Türk şehitlerin sayısı 92, yaralıların sayısı ise 475 olarak belirlenmiştir. (10)

 

26 Aralık 1963’te Yeşil Hat çizilmiş olmasına ve ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesine rağmen Rumlar saldırılarını tüm ada sathına yayarak Arpalık, Limasol, Baf ve Erenköy’e saldırmış, bu saldırılar sonucu 30 bin Kıbrıs Türkü 103 köyü terk etmek zorunda kalmıştır. Okulların, camilerin tahrip edildiği, 500 civarında Türk’ün şehit olduğu kanlı saldırılar sonucu Kıbrıs Türkleri %3’lük toprak parçası üzerinde küçük yerleşim birimlerinde yaşamaya zorlanmış, Kıbrıs Cumhuriyeti yönetimi ve kurumlarından dışlanmış, acı dolu günler yaşamaya başlamıştır. Türkiye’nin daha etkili bir müdahalesinden kaçınmak için saldırılarına bir süre ara veren Rumlar, başta Lefkoşa Türk kesimi olmak üzere adadaki tüm Türk bölgelerini kuşatma altına alıp dış dünyadan ile ilişkisini kısıtlamıştır. Türk halkı için 11 yıl sürecek olan sıkıntılı bir süreç başlamış, bu esnada Rumlar saldırılarına devam ederek Türklerin direniş gücünü kırmaya çalışmışlardır. (11)

 

1974 Kıbrıs Mutlu Barış Harekâtı’na Kadar Yaşananlar

 

1 Ocak 1964’te de Makarios 1960 Antlaşmalarını, tek yanlı olarak feshettiğini (12) açıklaması neticesinde Kıbrıs Cumhuriyeti ortadan kalkmış, Kıbrıs adası fiili olarak Rum­ların hâkimiyetine girmiştir.

 

İngiltere’nin teklifi üzerine Türkiye, Yunanistan ile Türk ve Rum toplumlarının temsilcilerinin katılımıyla 15 Ocak 1964’te Londra’da bir konferans toplanmış, ancak düzenlenen konferans 21 Ocak 1964’te bir sonuç alınamadan dağılmıştır. (13)

 

BM Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964’te aldığı bir kararla Kıbrıs’ta barışın korunması maksadıyla BM Barış Gücü kurulması ve bir arabulucu tayin edilmesi istenirken, Kıbrıs Hükümetinden de şiddet ve kan dökülmesini önleyici her türlü önlemi alması isteniyordu. (14) BM’nin bu kararı Kıbrıs Türklerini yönetimden zorla uzaklaştırarak Hükümet ve Cumhuriyeti ele geçiren Rum Yönetimini meşru Kıbrıs Hükümeti gibi muhatap alırken Kıbrıs Türklerini de hükümete başkaldırmış konum una düşürmüştür. BM Güvenlik Konseyi’nin kararı gereği, 27 Mart 1964’te BM Barış Gücü Kıbrıs’ta görev yapmaya başlamış ancak, Barış Gücü’nün adaya gelişi, eski yasal düzeyi sağlayamamıştır.

 

Ortak yönetimden uzaklaştırılan Kıbrıs Türk toplumunun yönetimini, 27 Aralık 1967’ye kadar görev yapan “Genel Komite” adlı yüksek bir kurul üstlenmiştir. Daha sonra 1967 yılında “Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi” kurulmuştur. Kıbrıs Türkleri, 21 Aralık 1971’de de “geçici” ifadesini kaldırarak “Kıbrıs Türk Yönetimi” adı altında yönetimlerini sürdürmüşlerdir. Kıbrıslı Türkler için 1963 ve 1974 arasındaki dönem Rumların baskı ve kısıtlamaları altında, can güvenliği ve gelecek endişesi ile bunaldıkları acılı bir dönem olmuştur. (15)

 

Rumlar, 6 Şubat 1964’de Arpalık’a, 13 Şubat 1964’de Limasol Türk bölgesine, 9 Mart 1964’de Baf Türk Bölgesine, 19 Mart 1964’de Çamlıköy ve Gaziveren’e, 8 Ağustos 1964’de Erenköy’e saldırmıştır. Üniversiteli Türk gençlerinin savunduğu Erenköy’e yapılan saldırı geniş kapsamlı bir soykırımına dönüşünce Türkiye tarafından sınırlı bir hava operasyonuyla buradaki soykırım hareketi durdurulmuştur.

 

15 Kasım 1967’de Geçitkale ve Boğaziçi’ne yönetilen saldırılarda ise Garanti Antlaşmasının verdiği yetkilerle Türkiye'nin adaya müdahale etme olasılığı ciddi biçimde gündeme gelmiştir. Türkiye’nin sert tepkisiyle karşı karşıya kalan Yunanistan, Grivas’ı ve Grivas’la birlikte, yasadışı yollardan Kıbrıs’a soktuğu Yunan askerlerini geri çekmiştir. Başpiskopos Makarios, saldırı yöntemlerini değiştirerek, sosyo-ekonomik ve siyasal baskılarla Türk halkına karşı eritme kampanyası başlatmıştır. 1967’den 1974’e kadar binlerce Türk İngiltere’ye, Kanada’ya, Avustralya’ya, Almanya’ya göç etmek zorunda kalmıştır. Türk halkının erime süreci 1974 Mutlu Barış Harekâtına kadar sürmüştür.

 

Son Söz

 

Bir soykırım hareketinin başladığı gün olduğu için, 21 Aralık 1963 Kıbrıs Türkleri ve Kıbrıs’ta yaşanan insanlık dışı olayların acısını yüreğinde hisseden Türk halkı için önemli bir tarihtir. Ayrıca asılsız soykırım iddialarının ortaya atıldığı bu günlerde asıl soykırımın kimler tarafından yapıldığının belgesidir “Kanlı Noel”.

 

Kurtuluş Savaşı boyunca Anadolu’da ve Mutlu Barış Harekâtı’na kadarki süreçte Kıbrıs’ta Yunan ve Rum ikilisi tarafından katledilen şehitlerimizi bu vesileyle saygıyla analım; “Şehidim sen rahat uyu. Bu vatan, uğruna can vermeye ant içmiş evlatlarına emanettir.”

 

Dipnotlar

  1. Sabahattin İsmail, Kıbrıs Sorununun Kökleri, Lefkoşa, Şubat 2000, ss. 1-2.
  2. Yakan Cumalıoğlu, “Kıbrıs Türklerinin Bağımsızlık ve Özgürlük Mücadelesi”, Avrupa Birliği Kıskacında Kıbrıs Meselesi, Ankara, 2001, Ks.3, s.20.
  3. Ahmet Tolgay, Kanlı Noel, Kıbrıs Türkü’nün Ateşle Sınavı, İstanbul, Nisan 1993, ss.28-29.
  4. Ayrıntılı bilgi için bakınız; KKTC Milli Arşiv ve Araştırma Dairesi belgeleri, Akritas Örgütü ve Planları (Rumların Kıbrıs Türklerini Yok Etme Girişimlerinin Ana Belgesi), KKTC Enformasyon Dairesi Yayını, Referans No. 4179, Kutu No. 120.
  5. Rüstem Haliloğlu, Atina ile Lefkoşe Arasındaki Savaşın İçyüzü (1960–1974), Ankara, 1990, s. 9.
  6. Milliyet, 25 Aralık 1963; Halkın Sesi, 25 Aralık 1963.
  7. Hürriyet, 26 Aralık 1963; Milliyet, 26 Aralık 1963
  8. Rauf R. Denktaş, Hatıralar Toplayış, Boğaziçi Yayınları, İstanbul, 2000, s. 183.
  9. Abdülhalûk Çay, Kıbrıs’ta Kanlı Noel–1963, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara, 1989, ss. 75-76.
  10. Derviş Manizade, Kıbrıs Dün Bugün Yarın, İstanbul, 1975, ss. 140–142.; Ergünöz Akçora, “Kıbrıs Türkünün Bağımsızlık Mücadelesi ve Rumların Türklere Uyguladıkları Katliam”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, Sayı 179, ss. 47-48.
  11. Ahmet Tolgay, Kanlı Noel, Kıbrıs Türkü’nün Atesle Sınavı, İstanbul, Nisan 1993, ss.108-109.
  12. Ş. S. Gürel, Tarihsel Boyut İçinde Türk Yunan İlişkileri (1821–1993), s. 58.
  13. F. Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi 1914–1980, s. 786.
  14. S. İsmail, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Doğuşu-Çöküşü ve Unutulan Yıllar (1964–1974), s. 128.
  15. Ş. S. Gürel, Tarihsel Boyut İçinde Türk Yunan İlişkileri (1821–1993), s. 58.
  16. KKTC Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı, “Tarihi Perspektif”, https://mfa.gov.ct.tr/tr/kibris-meselesi/tarihi-perspektif/(Erişim:20.06.2020)

 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları
ss