İş Hayatında Ne Kadar Farkındayız?
Bir Budist terimi olan (Sati) ve Sanskritçe’den İngilizce’ye “mindfulness” olarak çevrilen “farkındalık” kavramı, gerçekliğin sürdürülebilmesi için dikkatli ve farkında olmayı ifade etmektedir. Farkındalık meditasyonu, başlangıçta, duyusal deneyime dikkat ederek, yeniden doğuşa yol açan ve daha fazla reaksiyon zincirine neden olan rahatsız edici düşünce ve duyguların ortaya çıkmasını engelleyerek zihinsel özgürleşmenin yolunu sağlamaktadır.
Gün içerisinde karşılaştığımız birçok stres faktörü, içinde bulunduğumuz ana odaklanamamaya neden olmaktadır. Bu açıdan, günlük hayatımızda “bilinçli” bir şekilde gerek iç gerekse dış dünyamızda olup bitenin farkında olmak, yani “bilinçli farkındalık”, manevi bir uyanışı simgelemektedir. Nitekim bilinçli farkındalığın gelişmesiyle karşılaştığımız muhtemel problemlere otomatik tepkiler vermek yerine, yoğun düşünce ve stresten daha az etkilenerek daha sakin ve mantıklı aksiyonlar alabilmekteyiz.
Peki stresin giderek arttığı ve bireysel davranışlarımızın da olumsuz olarak değiştiği bu dönemde ne ölçüde farkında bireyleriz? Yalnızca elimizdeki işi bitirmeye, çalan telefonları yanıtlamaya, raporları düzenlemeye ve gün içerisinde birçok soruyu cevaplandırmaya programlanmış ve kendimize bir dakika bile ayıramayacak duruma gelmiş gibiyiz… Bu nedenle, farkındalık kavramının iş hayatına taşınması ve bilişsel duyularımızın her daim aktif ve canlı tutulması, bizleri stresten az etkilenen ve mutluluğu hayatının merkezine yerleştiren bireyler konumuna getirecektir.
Farkındalığı hayatında uygulayan bireylerin, duygusal zekâsı güçlenmektedir. Aynı şekilde, birey; değişime açık, özel hayatı ve iş hayatı arasında denge kurabilen, güçlü ve zayıf yönlerini keşfederek kendisini motive edebilen ve yılmayan, üretken ve pozitivist bir kimliğe bürünmektedir.
Nasıl farkındalığı artmış bireyler olabiliriz?
Bu üç kavramı benimseyerek hayatımızda uygulayabilirsek, işte o zaman farkındalığı yüksek, zorluklardan yılmayan, daha mutlu ve daha özgür bireyler olabiliriz. Gün içerisinde iş yerinizde mutlaka kendinize her bir saat içerisinde “10 dakika”yı ayırın. Düşünün, düşündüklerinizin farkında olun ve onlara odaklanın… İş arkadaşınızla bilgisayar başında sohbet etmek yerine on dakika boyunca bir kahve molasında sadece iş arkadaşınıza ve sizinle paylaştıklarına odaklanın. Dosya düzenlerken eşiniz, çocuğunuz aradığında yalnızca telefona ve sizlerle olan iletişimine odaklanın… Kendinize bir farkındalık köşesi yaratıp, orada ise kendinize ve kendi zihninize öncelik vererek meditasyon yapın… Bu gibi yöntemlerle benliğinizdeki büyük bilişsel değişimi hissedecek ve anı yaşamanın aslında dün ve gelecek günlerden daha önemli olduğunu fark edeceksiniz…