“Oğlu ortaokula gidiyordu. Akşam eve gelince derslerine yardım ederdi. Yemekten sonra sordu:
- Oğlum derslerin nasıl, çalıştın mı, yarına ne var?
- Ahlak çalıştım baba,
- Anlat bakalım.
Çocuk geçti karşısına, papağan gibi bir solukta anlattı:
- Ahlak hulk’un cem’idir. Hulk tabiyyat ve seciyye demektir. Buna huy denir. Seciyye ve huy denilen şey, insanda yerleşmiş melektir. O melek sebebiyle nefisten ef’al kolayca çıkar.
Şaşırdı:
- Oğlum bu ne? Nereden ezberledin bunu?
- Ahlakın tarifi, öğretmen yazdırdı.
- Bir şey anladın mı?
- Yoo! Anlamak şart değil ki! Kimse anlamıyor, ezberle yeter!...” (Öğrenci Fıkraları).
Anlamının gerekli olmadığı, ezberlemenin yeterli olduğu bir anlayış eğitim sisteminin temelini oluşturmaktadır. Kuşkusuz bu durumda öğrenci ile öğretmen arasında karşılıklı bir iletişimden söz etmek çok zor. Çünkü öğretmen de, kısa sürede, programlara bağlı kalarak konularını işlemek zorunda.
Küçük insanın temel eğitiminden edinegeldiği bu alışkanlık, başka değişle ezberleme alışkanlığı tüm yaşantısı boyunca hem biçimsel hem de biçimsel olmayan ilişkilerinde sürüp gider.
Yaşam içindeki ilişkilerinde, bu ezberlenmiş kalıpları yinelemekten kurtulma, insan ilişkilerindeki sağlık ve açık bir iletişime dayalıdır.
İletişim;
- Düşüncenin sözel olarak (konuşma ile) karşılıklı değiş tokuşudur.
- İki kişinin birbirini anlaması, insanın karşısındakine kendisini anlatabilmesidir.
- Duyguların, düşüncelerin, bilgi ve becerilerin aktarılma sürecidir.
Verilen iletişim tanımları incelendiğinde, aralarında büyük farklılıkların olmadığı görüle bilir. Tüm tanımlar özünde; etki, duygu, anlam, düşünce… vb. birçok kavramı içerir.
Birçok kavramı içermesi ve çok boyutlu bir süreç olmasına karşın, iletişim olgusunun varlığının ve işleyişinin ana öğesi her zaman bilgidir. Bilgi konusunda da önemle üzerinde durulması gereken nokta; bilginin doğru olması ve bilgi içeren bir iletinin gerek iletiyi gönderen, gerekse iletiyi alan tarafından aynı biçimde anlam kazanması, anlamdırılmasıdır.
Yapısı gereği iletişim, etkileşime ve ilişkileşmeye dayanır. Ancak anlam paylaşılmıyorsa, iletişimin başarısından söz etmek olanaksızdır. O zaman ezberleme yönetimi ön plana çıkar ve kısa sürede ezberlenen bilgiler unutulur.
Sürekli depolanan ve sürekli unutulan bilgilerden insanın nasıl yararlanacağı şüphelidir. Kaldı ki test yöntemi ile insanlar artık A,B,C,D,E seçenekleri ile konuşmaya başladı. Ezberleme yöntemi ile bilgilenme, test yöntemi ile konuşma sonucunda, insanların duygu ve düşüncelerini düzgün bir biçimde aktarması, anlamları paylaşması çok zordur. Gelecekte, çevre, toplum ve insanla iletişim kurmakta zorluk çekilir. Acaba bu nedenlerle duygusuzlaşmaya ya da yabancılaşmaya mı başladık?
Başka deyişle anlamları paylaşmayı mı unuttuk? Ya da unutturulduk!