Hava Durumu

:

:

:

Doç. Dr. Murat Koç, Frat’ın Doğusuna Yapılacak Harekâtı Değerlendirdi

26 Aralık 2018 Çarşamba 17:05

SONMANŞET.COM- Çağ Üniversitesi Öğretim Üyesi “Bölgesel Güvenli Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü” Doç. Dr. Murat Koç, Fırat'ın Doğusuna yapılacak muhtemel bir harekât ve Türkiye'nin güvenliği bağlamında Fırat'ın Doğusu'nda her geçen gün yaşanan yeni gelişmeler kapsamında TRT Habere ayrıntılı açıklama yaptı.

Doç. Dr. Murat Koç, Frat’ın Doğusuna Yapılacak Harekâtı Değerlendirdi

SELAHATTİN ÖZBOZKURT

SONMANŞET.COM- Çağ Üniversitesi Öğretim Üyesi “Bölgesel Güvenli Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü” Doç. Dr. Murat Koç, Fırat’ın Doğusuna yapılacak muhtemel bir harekât ve Türkiye’nin güvenliği bağlamında Fırat’ın Doğusu’nda her geçen gün yaşanan yeni gelişmeler kapsamında TRT Haber'e ayrıntılı açıklama yaptı.

“ABD’nin yaptığı açıklamalar sonrasında ve Ruhani’nin ziyaretinin ardından bölgede Suriye bağlamında yeni bir evreye girdiğimiz bir dönemde Türkiye’nin yürütmüş olduğu stratejik güvenlik mimarisinin Suriye harekât sahasındaki ayağında“Fırat’ın Doğusu”nun harekâtın ağırlık ve diğer bir deyişle sıklet merkezini oluşturduğunu söyleyebiliriz.” Diyen Murat Koç, “Suriye’nin %30’unu oluşturan Enerji, Su ve Tarım merkezi olan bölge sadece Türkiye için değil diğer ülkeler için de askeri, siyasi ve ekonomik önemi olan bir saha. Burası küresel güçler tarafından aynı zamanda en çok yatırım yapılan bölge. Bu bölgeyi elinde bulunduran ya da kontrol altında tutan(lar) üstünlüğü ele geçirmiş olacak. Bu üstünlük Ön Asya, Ortadoğu ve Irak’taki gelişmeler yanında Doğu Akdeniz’deki dengeleri de etkileyecek mahiyette olacaktır.” dedi.

En son ABD’nin bölgeden çekilme kararını da değerlendiren Çağ Üniversitesi öğretim üyesi Murat Koç, “Evvelemirde bu gelişmenin yani ABD’nin bölgeden askerlerini çekeceği yönündeki Trump merkezli açıklamanın ABD ve Türkiye askerleri açısından çatışma riskini azaltması bakımından olumlu bulduğumu ve bu noktaya gelişte Türk diplomasisinin bölge ülkeleri ile birlikte geliştirdiği Yeni Sadabad Ruhunun çok büyük katkısı olduğunu söylemek isterim. Öncelikle söylemek lazım ki bu merkezde artık nihai sonucun alınmasına ve siyasi evreye doğru hızla ilerlenirken, bölgesel çatışmaların karakterindeki süreklilik ve yeniliği tahlil ettiğimizde;ABD’nin her ne kadar çekileceğini belirtse de sahada kalmaya devam edeceğini ve bu kalışın şekli, içeriği ve askeri varlığın niteliğinin farklı olacağı anlaşılıyor.Yani savaşın süreç içerisinde göstermiş olduğu dönüşüm ABD’nin sahada kalış koşullarını da şekillendireceği yorumunu yapmamız mümkün. Bu kapsamda savaşın değişimi kapsamında dördüncü nesil savaşlar ile hibrid özellikleri ile asimetrik, siber, post-modern, örtülü, psikolojik tabanlı bir bilgi savaşı çevremizde devam ediyor. Bu mevcut durumun doğasını ve dinamiğini yaratan bir gücün sahadan 2000 -7000 civarındaki gücün sahadan çekerek ayrılacağını söylemek rasyonel bir yaklaşım olamaz.” diyerek şunları kaydetti:

“Koalisyon güçleri olarak konuya baktığımızda ABD’siz İngiltere, Fransa, Hollanda, Avustralya, Belçika, Bahreyn, Danimarka, Kanada, Ürdün, Suudi Arabistan ve BAE nin sahada ne yapacaklarını yeniden düşünmek lazım. Kimler kalacak ya da kimler sahadan çekilecek? Delege edilmiş ülkelerin tek merkezli bir yönetimle bölgedeki ve sahada varlık gösteren PKK/PYD ve DAEŞ gibiamorf örgütleri “yıpratma stratejisi” ile asimetrik olarak bölgesel unsurların direncini kıracak şekilde ve eş zamanlı olarak sürdürülebilir finansörlerle kim kullanacak? sorularına çok yönlü olarak cevap aramak lazım. Asimetrik bir savaşın, alçak yoğunluklu savaşın,psikolojik harekâtın, çok boyutlu etki odaklı harekâtın, oluşumu için çok müsait bir ortam var.Aynı zamanda savaş dışı araçlar,oluşumlar ve yöntemler de var: yumuşak ve akıllı güç uygulamaları bunun içinde.Bu yöntemlerin sıkça uygulanabileceği bir döneme girdiğimizi düşünüyorum. Bu yönüyle ne siyasetne savaş, ne sivil ve asker, ne savaş alanı ve güvenlik alanı, ne de savaş ve barış arasındaki sınır çizgisi net bir çizgi olarak karşımıza çıkmayacak. Söz konusu durumlar arasında net sınırlardeğil, iç içe geçmiş ve kesişen gri alanların varlığı bölgesel güvenliği yakından etkileyecek.Taraflar ve İsrail’in güvenliği yanında tek ve iki kutuplu bakış açısı ile  bölgeyi şekillendirmeye çalışan ABD ve müttefiklerinin bu taktik ve stratejik resimi çok yönlü olarak kullanmaya çalışacağını değerlendiriyorum.  Burada taktik ve operatif seviyede değil stratejik seviyede icra edilecek,sahanın kontrolü yerine terör örgütleri açısından taktik, siyasi ve idari bütünlüğün bozulmasının hedef alacakbir harekâtla karşı karşıyayız. Bu harekâtın siyasi hedefi konjonktürel olarak desteklenen Kürtlerin Kuzey Irak’ta yaşananların bir benzerini Suriye’de Türkiye’ye yaşatmalarını ve tampon bir koridor devletinin oluşumunu engellemenin bir safhası olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.Güç, tehdit ve çıkar dengesi bağlamında milli menfaatlerimizi kısa, orta ve uzun dönemde etkileyecek her türlü gelişmeye karşı ön almak ise stratejik hedefimiz olacaktır. Diğer taraftan eş zamanlı olarak;  derin harekat vasıtaları ile sahanın çeşitli kesimlerinde baskın tarzında yapılacak taaruzi harekat ile Irak dahil kaçma, kurtulma ve yeniden barınma ve gizlenme alanlarına yönelik biçimde icra edilecek operasyonlar harekatımızın genel çerçevesini oluşturacaktır. Tüm bu askeri faaliyetlerin milli silah sistemleri ve mühimmatı ile yapılması ise kuvvetçe üstünlüğümüzü teşkil edecektir. Sahada kim olursa ya da çekilirse çekilsin belirttiğim bu gerçekler değişmez.”

 

Okuyucu Yorumları

(0 yorum)
600
Gönder
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan sonmanset.com sorumlu tutulamaz.